İstanbul Seyahat Acentaları Tanıtım ve Geliştirme Derneği (İSATAG) tarafından 23 Eylül 2024 tarihinde The Marmara Taksim Hotel'de "Seyahat Acentalarında Satış Arttırma Yöntemleri ve Markalaşma" konulu bir gelişim etkinliği düzenlendi.
İSATAG Başkanı Sn. Aylin Özsavaş, 23 Eylül 2024 tarihinde düzenlenen "Seyahat Acentalarında Satış Arttırma Yöntemleri ve Markalaşma" konulu gelişim etkinliğinin amacını şu şekilde özetledi: “Seyahat sektörü hızla değişirken, acentelerin bu değişime ayak uydurabilmesi ve sürdürülebilir bir başarı yakalayabilmesi için gerekli olan stratejilere odaklanmaktır. Özellikle dijital dönüşüm, müşteri beklentilerindeki değişimler ve artan rekabet gibi dinamikler, acentelerin geleneksel satış ve pazarlama yöntemlerinin ötesine geçmesini zorunlu kılıyor. Bu çalışmanın amacı, seyahat acentelerinin hem satışlarını artırmalarını sağlayacak hem de marka bilinirliklerini güçlendirecek yenilikçi yöntemler ve stratejiler üzerine farkındalık yaratmak ve sektörde uzun vadeli bir başarı sağlanmasına katkıda bulunmaktır."
İSATAG 2. Başkanı Cüneyt Tansu Demir’in açılış konuşmasında STK’larının önemine vurgu yapmasından sonra oturuma geçildi.
Dr. Ada Beyza Toksoy konuşmasına "Eğer gerçekten iyiseniz, bir markaya ihtiyacınız yoktur; kendinizi satabilirsiniz," diye sözlerine başladı. "Dolayısıyla, tüketicinin gözünde doğru bir marka algısı oluşturmamız gerekiyor. Yaratıcılık çok önemli; yani yaratıcı olmak zorundayız ve özgün olmalıyız. Marka kimliği ve marka imajını sıkça karıştırıyoruz. Oysa, imaj kimliğin bir parçasıdır. Kimlik, bizim parmak izimiz gibidir; değişmez. Kimlik, bizim soyadımız gibidir; kalıcıdır. Ancak imajımız değişebilir. Gelenekselden moderne geçişte olduğu gibi yıllar içinde değişebilir, silinebilir, kaybolabilir, tekrar ortaya çıkabilir. Pandemi, COVID-19 ya da savaşlar imajı değiştirebilir, ama kimlik değişmez. Sağlam bir marka kimliği oluşturmamız gerekiyor, ancak bunu başaramıyoruz. Özellikle turizm sektöründe gelecekteki müşterilerinizi şimdiden kazanmalıyız, dedi.
Ata Eremsoy, konuşmasında "Marka algısının, marka olmanın, markayı sürdürebilmenin ve markayı ileriye taşıyabilmenin önemine vurgu yaptı. The Marmara grubunun birçok güçlü marka yarattığını, aile şirketi olmasına rağmen yönetimi profesyonellere bıraktığını ve kültür-sanata da önem verdiklerini ifade etti. Sektör olarak lobi yapamadığımızı, eski SKAL Başkanı olarak derneklerin faaliyetlerini önemsediğini belirtti.
“İletişim kanallarınızı artırmanız gerekiyor. Ne kadar çok kişiyle ve mecra ile iletişim kurabilirseniz, o kadar çok veri toplayabilirsiniz. Bugün hepimiz birer veri yöneticisiyiz. Satış, pazarlama ya da hizmet sunan ekip arkadaşlarıma da söylediğim şey şu: İnsan, doğduğundan itibaren veri toplar ve bu verileri kendi süzgecinden geçirir. Günümüzde dikkat süresi 7 saniyeye düştü. Bu süre içinde mesajınızı iletebildiniz, ilettiniz; iletemezseniz fırsatı kaçırırsınız. Mesajın ilk 7 saniyede ulaşması gerekiyor. Teknoloji inanılmaz hızla gelişiyor. Hayat çok hızlanıyor. Örneğin, bir cep telefonu ya da yeni bir araba markasının modeli şu an belki bir buçuk senede, hatta bir seneye düşen bir süreçte yenileniyor. Bu hıza adapte olabilmek için bilgi toplayıp ileriye dönük projeksiyonlar yapabilmek, tek başınıza mümkün değil. Bunu paydaşlarınızla birlikte yapmalısınız. Seyahat acenteleri ve otelciler, daha fazla bilgiye ulaşmak için önemli paydaşlarınız olacaktır. Şunu anlatmaya çalışıyorum: Türkiye içinde kaldığımız sürece büyük bir perspektife ulaşamayacağız, çünkü bize doğru bilgi gelmiyor. Tüm dünyada olduğu gibi 'post-truth' yani yalan haberlerle yönlendiriliyoruz. Amerika’da da Almanya’da da durum böyle; algılarımızı manipüle ederek inanmamızı sağlıyorlar ve ardından bizi bu inanç doğrultusunda sürüklüyorlar. Ancak, elle tutulur gerçekler var. İletişim, sadakat açısından baktığınızda en önemli unsurdur. Misafirleriniz çok sadık olmayabilir, ama siz, sadakati sağlayabildiğiniz sürece kazançlı çıkarsınız. Alışkanlıklar çok hızlı değişiyor. Bu değişime adapte olup kendinizi her yeni duruma uyarlayabilmek çok önemli."diyerek sözlerini tamamladı.
Cem Polatoğlu, sektörün bu tür eğitimlere ihtiyaç duyduğunu belirterek, İSATAG'ın “sürdürülebilirlik, farkındalık ve tanıtım” konularına büyük önem verdiğini ifade ederek sözlerine başladı.
Polatoğlu, etkili ve doğru pazarlama stratejilerinde, net karın %70'inin reklama ayrılması gerektiğini vurguladı ve bu şekilde her markanın büyüyeceğini ifade etti.
Ancak Marka olabilmek için önce kendinizin de bir marka olmanız gerekir. Hata yapmamaya çalışmak, dürüst ve güvenilir bir insan olmak, görünür olmak ve geleneksel değerlere sadık kalmak da oldukça önemlidir. Aksi takdirde, sadece reklam yaparak markanızı yükseltebilirsiniz, ancak 2-3 yıl içinde düşüşe geçersiniz ve bu süreçte paydaşlarınızı da beraberinizde sürüklersiniz. Bu nedenle sürdürülebilirlik büyük önem taşıyor. Markanızı kalıcı kılmak ve uzun vadede başarı elde etmek için yalnızca kısa vadeli kazançlara değil, sürdürülebilir stratejilere odaklanmak gerekiyor.
Polatoğlu, Pazarlama ve tanıtımda en önemli faktörün kadınlar olduğunu söyleyerek konuşmasını sürdürdü. “Tatil kararlarını genellikle kadınlar verir ve tatil seçimlerini onlar yapar. Parayı erkek ödemiş olsa bile, tatille ilgili nihai kararı veren çoğunlukla kadındır. Bu nedenle, pazarlama stratejilerinde kadınların etkisini göz ardı etmemek büyük bir önem taşır.” dedi.
Özsavaş, ülkemizin marka algısının milletlere göre farklılık gösterdiğini belirterek, destinasyon markalarının ülke markasıyla uyumlu hale getirilmesi durumunda turizmde sürdürülebilirlik sağlanabileceğini ifade etti. Ayrıca sadece deniz, kum, güneş algısının ötesine geçmemiz gerektiğini, ülkemizde Kültür turları açısından çok önemli destinasyonların bulunduğunu ve bazı yanlış algıları yıkmamız gerektiğini vurgulayarak, bu konuda herkese büyük sorumluluk düştüğünü söyleyerek toplantı sona erdi.