Termal konseptli oteller, doğal termal su kaynağına sahip olmaları nedeniyle genellikle tüm sezon açık olan, misafirlerine alternatifli havuzları, Türk hamamları, saunaları ve masaj hizmetleriyle hem fiziksel destekleyici tedavi hem de zihinsel rahatlama imkânı sunan, sağlık turizminin önemli bir paydaşı olarak sektörde konumlanıyorlar.
Tesislerin sahip olduğu termal sular, içerdiği mineraller ve doğal bileşenler ile romatizmal hastalıklardan cilt rahatsızlıklarına kadar geniş bir yelpazede destekleyici tedavi edici özellikleriyle sağlık ve güzellik açısından pek çok fayda sunuyor. Termal turizm, özellikle alternatif tıp uygulamaları ve doğanın şifalı gücünden yararlanmak isteyen ziyaretçiler tarafından tercih edilirken, Spa ve wellness hizmetleri, yoga ve meditasyon seansları, doğa yürüyüşleri gibi aktivitelerle çeşitlendirilerek, zengin bir hizmet portföyü sunuyor. Sektör profesyonelleri, son yıllarda termal turizmin sunduğu sağlık ve wellness hizmetlerinin, gençler ve orta yaş grupları arasında da popülerlik kazanmaya başladığını, bu değişimin, termal tesislerin sunduğu hizmetlerin çeşitlenmesi ve modernize edilmesiyle yakından ilişkili olduğunu belirterek, bu bağlamda misafir profilinin de her yaştan, yurt içi, yurt dışı ve gurbetçi konuklardan oluştuğunu belirtiyorlar. Yurt dışı olarak, Almanya, Hollanda, Fransa, Belçika, İspanya, İtalya, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, İngiltere, Rusya, Ukrayna, Ortadoğu ülkeleri, ABD, Avustralya ve Uzak doğu ülkelerinden talep aldıklarını ifade ediyorlar.
TÜİK’in verilerine göre 2024 yılının ilk çeyreğinde 428.072 yabancı ziyaretçi sağlık hizmeti almak için Türkiye’ye geldi. Bu sürede turizm geliri içerisindeki sağlık harcamalarının payı ise yüzde 9,7 ile yaklaşık 850 milyon dolar oldu
Termal turizm, iç ve dış pazardan alması gereken payının çok altında bir pazar payına sahip
Sektör temsilcileri termal konseptli otellerin genel anlamda sorunlarına değinerek öncelikle termal turizm pazarının, iç ve dış pazardan alması gereken payının çok altında bir pazar payına sahip olduğunu vurguluyorlar.
Bu bağlamda sektörün içinde bulunduğu sorunlar ve çözüm önerileri olarak, sektör temsilcileri şu açıklamalara yer veriyorlar:
*12 ay boyunca yapılabilecek bir turizm olmasına karşın, işletme belgeli tesisler dışındaki kaplıca tesislerinin büyük bölümü, mevsimlik olarak ve kapasitelerinin altında işletilmektedir. Önce iç turizmde standartlarımızın yükselmesi ve termal iç turizmin istenilen seviyeye taşınması; sonra örnek ve dünya standartlarına uygun pilot tesislerin sayılarının arttırılması, dış turizm potansiyel ve avantajlarımızın kullanılması gerekiyor.
* Yer altı kaynaklarını kullanılabilir hale getirmek maliyetli bir süreçtir. Bu bağlamda ilerleme yavaş olsa da teşvikler ile beraber ülkemiz bu alanda daha da gelişip tanıtılabilir
* Termal turizmin uzmanlaşma konusunda eksiklikleri bulunmaktadır. Termal turizm, sadece konaklama ve termal havuz/hamam kullanımından ibaret olmamalı; alternatif, tamamlayıcı sağlık hizmetleri olarak düşünülüp, o yönde de uzmanlaşma, tesisleşme, teşvik ve yatırımlar yapılmalıdır.
*Termal tesislerin 12 ay hizmete açık olmasının yanı sıra belirli dönemlerde talep yoğunluğu artmaktadır. Talebin artması için destinasyonda yer alan kültürel faaliyet ve etkinliklerin artması, ivme kazanması elzemdir. Termal suyla daha önce tanışmış yurt dışı misafirlerine ulaşabilmek için havaalanın aktif olarak kullanılması, bu pazarda faaliyet gösteren operatörlere bölge tanıtımının, tüm yerel yönetimler, dernekler ve oteller olarak, doğru ve istikrarlı bir şekilde yapılması gerekmektedir. Turizm sezonunun bütün bir yıla yayılması turizm ürününün çeşitlenmesine bağlıdır bu kapsamda wellness turizmin öncelikli desteklenerek gelişmesi sağlanmalıdır.
* Bazı bölgelerimizde havaalanlarının olmayışı özellikle yurt dışından tedavi amaçlı gelmek isteyen hastalara zorluk yaşatıyor. Asfaltlanmamış ve bozuk yollar turizmi olumsuz etkiliyor. Termal alt yapılarının ve yenileme faaliyetlerinin de çok pahalı olması işletmeler için büyük bir gider kalemi oluşturuyor.
*Son dönemlerde ekonomik anlamda oluşan kısıtlamaların ve maliyetlerin artmasının, yerli turistlerin tatil planlarını sekteye uğrattığı görülüyor. Artan giderler, masrafların her seferinde yükselmesi, zamlar, değişken faturalar, kalifiye eleman bulmada kronikleşen sorunlar da sektörde yaşanan olumsuzluklardır.
Kültür ve Turizm Bakanlığı istatistiklerine göre Türkiye genelinde 2024 yılı itibarı ile İşletme Belgeli 115 termal tesis bulunuyor. Bu tesisler 17 bin 268 oda sayısı ve 36 bin 336 yatak kapasitesi ile hizmet veriyor
Türkiye’nin kaynak zenginliği ve potansiyeli olarak Avrupa'da birinci, dünyada ise yedinci sırada bulunduğunu belirten sektör temsilcileri bu bağlamda termal turizmin bugün geldiği noktayı yeterli bulmuyor
Türkiye’nin, jeotermal kuşak üzerinde yer aldığını, kaynak zenginliği ve potansiyeli olarak Avrupa'da birinci, dünyada ise yedinci sırada bulunduğunu belirten sektör temsilcileri bu bağlamda termal turizmin bugün geldiği noktayı yeterli bulmuyor. Ülkemizde termal kaynakların yalnızca yüzde 10 civarı kullanıldığını, yani sahip olduğumuz en büyük zenginliklerden biri olan termal sularımızın büyük çoğunluğunun boşa aktığını, termal sularımızın hem debi ve sıcaklıkları hem de çeşitli fiziksel ve kimyasal özellikleri ile Avrupa'daki termal sulardan daha üstün nitelikler taşımakta olduğunu ve Avrupa, Ortadoğu ve Orta Asya ülkeleri içinde önemli bir “Sağlık ve Termal Turizm Destinasyonu” olabilecek konumda olduğunu vurguluyorlar.
Sektör profesyonelleri, termal turizm alanında gelişimin sağlanabilmesi adına görüş ve önerilerini şu şekilde açıklıyorlar:
*Termal turizme yönelik tanıtım çalışmaları ve faaliyetleri yeterince yapılmamakta, tanıtım ve reklam çalışmalarına ağırlık verilmeli; Türkiye’nin termal turizm alanında sahip olduğu zenginlikler, uluslararası düzeyde güçlü pazarlama stratejileri ile tanıtılmalı
* Ülkemizde bölgelere göre değişkenlik arz eden termal su özellikleri bakımından çalışmalar yapılarak, toplum bilinçlendirilmeli. Ayrıca sektöre büyük zarar verdiğini düşündüğümüz devremülk ve devre tatil sistemi kontrol altına alınmalı
* Fizik tedavi ve rehabilitasyon merkezlerinin, termal tesisler entegrasyonu ile uzman istihdamı sağlanmalı
* Hastanelerle koordinasyon sağlanarak, sağlık paketleri oluşturulmalı, bu paketlerin tanıtımı ve reklamı teşvik ile desteklenmeli, daha iyi servis edilebilmesi için devlet desteği ile güçlü politikalar hazırlanmalı. Ayrıca sağlıklı beslenme kampları, wellness programları, doğa ile iç içe alternatif paketler gibi destekleyici imkanlar arttırılıp pazarlanmalı.
*Termal tesisler kompleks şeklinde planlanmalı, çevresinde eğlence merkezleri oluşturulmalıdır.
* Termal turizmin sadece belirli aylarda değil, yılın her döneminde tercih edilebileceği benimsetilmeli ve tesisler buna göre projelendirilmeli. Sunulan hizmetlerde katma değer yaratılmalı, kaplıca-hamamcılık zihniyetinden çıkılmalı ve müşteri memnuniyeti ön planda tutulmalı. Termal turizm, sadece belirli bir yaş grubuna hitap eden ve sınırlı deneyimler sunan bir bakış açısından çıkarılmalı.
*Termal amaçlı seyahat eden turistlere pazarlama, yöresel gastronomi, kültürel eğlence, doğanın kaynaklarını kullanarak görsel şölen ortamı planlama, 12 ay boyunca gündemde kalacak turizm çeşitliliği sunulmalı
*Ülkemiz çok zengin jeotermal potansiyele ve tedavi edici özelliği yüksek termal sulara sahip olmasına rağmen kür parkı, kür merkezi ve konaklama tesisi bütünlüğü sağlayan tesislerin, nitelik ve nicelik yönünden yetersizliği, uluslararası standartlarda termal tesislere sahip termal kent niteliğindeki destinasyonların oluşturulmaması nedenleriyle Avrupa ülkeleri ile rekabet edememektedir.
2024 yılında da devamlı bir gelişim ve değişim içinde olacaklarını belirten sektör duayenleri, sağlık turizminin yanında eğlence, doğa, gastronomi ve kültür turizmi gibi birçok bileşeni misafirlerine yüksek kaliteli hizmet anlayışıyla sunmaya devam edeceklerini belirtiyorlar.
Turizm Proje Dergisi, Sayı 39 "Termal Konseptli Oteller" Dosyası Ana Haber